BOCEKLERI DAHA ONCE BU KADAR HIC DUSUNMEMISTI
Küçük, kompakt ve detaylı. Yerin altında yaşamak gibisi yok, hele bir de yatağın, ve tabikide yastığın varsa. Yada göklerde var olmak, bir kelebek misali, bu üç günlük dünyada.
Kurdelelere dolanmış dayanıklı yaratıklar. Kör parmak kolayca öldüremez, daha çok güç ve irade gerekecek. Kendimi çözdüm simdi meraklı bir kedi gibi amacım başkalarını bağıcık gibi açıp, dönüşülen kurdele tomarının içinde ipucu aramakta. Bir dedektif misali hayati başıma didaktik bir şekilde alıyorum. Bir adımda üç ses çıkarmak ise kaderimiz. Var etrafımızdan haberimiz, ama seçiyoruz duymamayı, dayanmalı atılan elmalara, çünkü elimizdeki tek şey kederimiz. İçimize sindiririz ve cilt temas ettiririz.
Yanağa dokun yansın elin. Bu sefer zehirli bir öpücük. Karşılıklı çarpışma. Tekrar tekrar çatışma.
Gitme vakti, sabah olmuş. Uyku vakti aydınlık mağranın içinde. Yatak yok sadece yastık. Kıvrılmanın diğer manası kuyruğunu kovalamaktır. En büyük söz şahsın kendisine verdiği. Yalan söylemek gölge bir hareket, kendine hakarettir. Ama tatlıdır acısı, anca derinde hissediceğin sivri bir dış ve darısı bacısı. Az yakar gecirilen tırnaklar. Yine sonunda derinden hissedebilmek için.